|
|
 |
KARAHANLILAR (840-1212)
Karahanlılar, daha önceki Türk devletlerinden farklı olarak, hükümdarların ve halkının çoğunluğunun Müslümanlığı seçtiği ilk Türk-İslâm devletidir. Bu sebeple Türk tarihi içerisinde Karahanlıların özel bir yeri ve önemi vardır.
Hâkaniye ve İlig-Hanlar adlarıyla da anılan Karahanlı Devleti, başta Karluklar olmak üzere Çiğil, Yağma ve Tuhsı gibi Türk Boylarına dayanıyordu. Karluklar, Balasagun merkez olmak üzere Yedi-su bölgesinde bir devlet kurmuşlardı. Karluk yabgusu, bağlı bulunduğu Uygur Hakanlığı'nın 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkılması üzerine istiklâlini ilân etti. Kendisini Türk hakanlarının yasal halefi sayan yabgu Karahan unvanını aldı.
Karahanlıların ilk hükümdarı olarak Bilinen Bilge Kül Kadır Han, Maverâünnehir'deki Sâmanî devleti ile mücadelelerde bulundu. Oğullarından Arslan Han ulu hakan olarak Balasagun'da, Oğulcak Kadır Han ise Talas'ta oturdular. Kadır Han 893'te başkenti Kaşgar'a nakletti. Bu dönemde yeğeni Satuk Buğra Han Müslümanlarla temas kurdu ve Karahanlı Devleti'nin başına geçince de İslâmiyet'i resmî din olarak kabul etti (920). Bu tarihten sonra Abdulkerim Satuk Buğra han adıyla anıldı. Ancak Karahanlı sınırları içersindeki halkın tamamiyle İslâmiyet'i seçmesi Satuk Buğra Han 'ın oğlu Baytaş zamanında gerçekleşmiştir.
Karahanlı Hükümdarı Ebu Nasr Ahmed zamanında, kardeşi İlig Nasr tarafından Samaniler devletine son verildi (999). Ebu Nasr Ahmed Abbasi halifesi tarafından bir İslâm hükümdarı olarak tanınan ilk Karahanlı hanı olmuştur. Karahanlı Devleti'nin sınırları Balasagun, Özkent ve Tarım Havzası'nın batı kısmı ile Karakurum dağları dolaylarına kadar genişlemişti. Güneyde Gazneliler ile komşu oldular ve mücadele ettiler. Ancak hanedan arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı (1042). Doğu Karahanlıların başında Tamgaç Buğra Han; Batı Karahanlıların başında ise Ahmet Arslan Han bulunuyordu.
Doğu Karahanlı Devleti (1042-1211): Doğu Karahanlı Devleti'nin sınırları Kaşgar, Fergana, Balkaş gölü civarına kadar uzanmaktaydı. Devletin merkezi zaman zaman Balasagun, Talas ve Kaşgar şehirleri olmuştur. Doğu Karahanlı Devleti'nin ilk hükümdarı sayılan Tamgaç Buğra Han âdil ve dindar bir kişi olarak tanınmaktaydı. Yusuf Has Hacib'in yazdığı Kutadgu Bilig bu hükümdara sunulmuştur. Doğu Karahanlı Devleti 1090 yılında Selçuklulara bağlandı. Devlet 1133 yılında Moğol asıllı Karahıtayların hâkimiyetine girdi. Bu durum 1211'e kadar devam etti. Bölgenin tamamı Cengiz Han tarafından istilâ edildi.
Batı Karahanlı Devleti (1042-1212):Batı Karahanlıların sınırları batıda Aral gölünden doğuda Çimkent ve Özkent'e kadar uzanmaktaydı. Devletin başkenti önceleri Özkent idi. Daha sonra Semerkant ve Buhara devletin merkezleri olmuştur. İlk hükümdarları Ahmet Arslan Han idi.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah bir Karahanlı prensesi ile evlenerek iki devlet arasında akrabalık kurdu ve böylece Karahanlıları kendisine bağladı (1089). Selçukluların Katavan Savaşı'nda yenilmesiyle beraber Batı Karahanlılar da Karahitay hâkimiyetine girmişti (1141). Harzemşahlar bölgedeki Moğol hâkimiyetine son vermiş, son Karahanlı hükümdarı Osman Han'ı da ortadan kaldırarak, bu devleti yıkmışlardır (1212).
GAZNELİLER(969-1187)
Gazneliler Devleti adını, Doğu Afganistan'da bulunan başkentleri Gazne'den almaktadır. Ayrıca hükümdarlık hanedanının kurucusundan dolayı Sebük-teginliler veya lâkaplarından dolayı Yemînîler diye de anılırlar.
Sâmanoğulları Devleti'nin (819-1005), dağılmaya başladığı sırada, bu devlette komutanlık ve valilik yapan Türkler, bazı bölgeler de hâkimiyet kurmuşlardı . Bunlardan biride Horasan Emiri Alp-Tegin'dir. Alp-Tegin Doğu Afganistan'daki Gazne şehrini ele geçirerek, Gazneli Devleti'nin ilk temellerini atmıştır 963). Alp-Tegin'in ölümünden sonra yerine geçen oğulları aynı başarıyı gösteremeyince, Türkler Alp-tegin'in komutanlarından Sebük- tegin'i başa geçirdiler (977). Sebük-tegin 'in başa geçmesiyle, Gazneliler Devleti hükümdarlığın babadan oğula geçtiği bir hanedanın idaresine girmiştir. Nitekim Sebük-tegin'in ölümüyle birlikte tahta oğlu Mahmut geçti. Gazneli Mahmut zamanında, devlet en parlak devrini yaşadı.
Türk tarihinde sultan unvanını ilk defa Gazneli Mahmut kullanmıştır. Gazneli Mahmut 1001-1027 tarihleri arasında Hindistan'a 17 sefer düzenleyerek, Kuzey Hindistan'ı topraklarına kattı. Bölge İslâmlaştı ve böylece Pakistan devletinin temeli atılmış oldu.
Gazneli Mahmut'un ölümü üzerine (1030) yerine geçen Sultan Mesut, babası gibi dirayetli değildi. Selçuklu tehlikesinin artmasına rağmen, O Kuzey Hindistan'a sefer düzenlemişti. Nihayet Dandanakan Savaşı'nda Selçuklular karşısında büyük bir yenilgiye uğradı. Topraklarını kaybederek Hindistan'a çekilmeye mecbur kaldı. Sultan İbrahim zamanında devlet Selçuklu hâkimiyetine girdi (1059). Afgan asıllı Gurlular, 1187 tarihinde Gazneli Devleti'ni ortadan kaldırdılar.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ
Batı Türklüğünün en kalabalık ve güçlü kesimi olan Oğuzlar , II. Göktürk Devleti ve Uygur Kağanlığı zamanında daha batıya göç etmek zorunda kalmıştı. IX. ve X. yüzyıllarda gerçekleşen ikinci göçte, Guz adıyla anılan bir kısım Oğuz kitleleri Doğu Avrupa'ya kadar ilerlemiş, asıl kitle ise Seyhun nehri civarında kalmıştır .
Seyhun bölgesine gelen Oğuzlar, X. yüzyılda kışlık merkezleri Yenikent olan bir siyasî teşkilât oluşturmuşlardır. Başkanlarına Yabgu denildiği için bu devlete de Oğuz Yabgu Devleti adı verilmiştir. Devletin sınırları Seyhun'dan Hazar Denizi'ne kadar uzanmaktaydı.
Ancak Oğuz Yabgulularında asıl siyasî ve askerî güç yabgudan çok sübaşı, yani ordu komutanının elindeydi. Selçuklu Devleti'ne adını veren Selçuk Bey ve babası Dukak da sübaşı görevinde olup, Oğuz yabgusu ile aralarında gizli bir mücadele söz konusuydu. Nitekim kaynaklarda adı belirtilmeyen Oğuz yabgusu, bir Türk zümresi üzerine sefer yapmak isteyince sübaşı Dukak bu sefere itiraz etmiş ve bu yüzden aralarında kavga olmuş ve gizli mücadele böylece gün yüzüne çıkmıştır. Bu olay Dukak'ı sübaşılıktan etmişse de, onun ve ailesinin Oğuzlar arasındaki itibarını artırmıştı. Nitekim ölümünden sonra oğlu Selçuk da sübaşılık görevine getirilmiş, devletin askerî gücünü eline geçirmişti. Sübaşı Selçuk ile yabgunun arası da açılmış, hem bu yüzden hem de yer ve otlak darlığı yüzünden, Selçuk ve emrindekiler Maverâünnehir'e göç etmek zorunda kalmışlardır.
Selçuk Bey'in, Seyhun nehri kenarındaki Cent şehrine göçü (960) Selçuklu Devleti'nin ortaya çıkmasını sağlayacak önemli bir gelişmedir. Cent'te halkın büyük bir kısmı Müslüman idi. Selçuk ve kendine bağlı olanlar, eski inanışlarıyla benzerlik gösteren bu dine sıcak bakıyorlardı. Kısa bir süre sonra İslâmiyet'i kabul ettiler. Böylece siyasî ve sosyal yönden de yeni bir kimliğe ve güce sahip olmuşlardı. Nitekim Selçuk Bey, Oğuz yabgusunun yıllık vergiyi almak için gönderdiği memuru, kafire haraç verilmeyeceğini söyleyerek Cent'ten kovdu. Müslüman olmayan Oğuzlarla mücadele etmekten kaçınmadı. Böylece İslâm ve Türk dünyasında şöhreti gittikçe yayıldı.
Müslümanlığı kabul eden Oğuz kitlelerinin kendisine katılmasıyla Selçuk Bey, gücünü her geçen gün daha da artırmaktaydı.
Sayılarının gittikçe artması üzerine Selçuk Bey , Samaoğulları hükümdarından kendilerine yeni bir yurt gösterilmesini istedi. Buhara yakınlarındaki Nûr kasabası yurtluk olarak gösterildi. Seyhun'u geçen Oğuzlar, Nûr kasabasına yerleşti. Buna karşılık Karahanlılarla çarpışan Samanoğullarına yardım edildi. Ancak Samanoğulları Devleti kısa bir süre sonra yıkıldı (999). Ülke Karahanlı ve Gazneliler tarafından paylaşıldı. Yüz yaşını geçmiş olan Selçuk Bey 1009 tarihin de Cent'te vefat etti.
Selçuk Bey'in 4 oğlu vardı: Mikâil, Arslan (İsrail), Yusuf ve Musa. En büyük oğlu Mikail babası hayatta iken bir savaşta ölmüştü (998). Bu sebeple Tuğrul ve Çağrı adındaki iki oğlunu Selçuk Bey yetiştirmiştir. Yabgu unvanını taşıyan Arslan, babasının ölümü üzerine başa geçti. Diğer kardeşi Musa ise onun yardımcısı durumundaydı.
Arslan Yabgu, Maverâünnehir'i ele geçiren Karahanlılarla mücadele etti. Karahanlılara karşı isyan eden Ali Tegin ile ittifak kurdu. Buhara'yı ele geçirdiler. Bu güç birliğine karşı Gazneli Sultan Mahmut ve Karahanlı Yusuf Kadır Han anlaşmaya vardılar. Gazneli Mahmut, görüşmek isteği ile yanına çağırdığı Arslan Yabgu'yu tutukladı ve Hindistan'ın kuzeyindeki Kalincar Kalesi'ne hapsetti (1025). Arslan Yabgu 7 sene kaldığı bu kalede öldü(1032).Tuğrul ve Çağrı Beyler, amcaları Arslan Yabgu'nun tutuklanması üzerine fiilen Oğuzların liderleri durumuna geldiler (1025) .
Ancak geleneğe uygun olarak diğer amcaları Musa'yı yabgu ilân ettiler. Arslan Yabgu'nun ölümünden sonra Selçuklularda kısa süren bir dağınıklık yaşandı . Arslan Yabgu'ya bağlı Türkmenlerin bir kısmı, Gazneli Mahmut'un izniyle Horasan' a geçti. Bunlar ileride Selçukluların Irak ve Horasan kolunu oluşturacaklardır. Arslan Yabgu ile ittifak kurmuş olan Buhara hâkimi Ali Tegin, Tuğrul ve Çağrı Beylerin kendine bağlı kalmasını istiyordu. Buna karşı çıkan Tuğrul ve Çağrı Beyler ile Ali Tegin arasında şiddetli muharebeler cereyan etti. Selçuklular Harezm bölgesine çekilmek zorunda kaldı. Gazneli Valisi Harezmşah Altuntaş'ın gösterdiği bölgeye oturdular (1030 ). Ancak daha sonra, artan Gazneli tehlikesine karşı Selçuklular, Ali Tegin ve Harezm valisi ile ittifak kurdular. Harezm'de Cent Hâkimi Şah Melik tarafından 7-8 bin Türkmen'in öldürüldüğü korkunç baskın(1034), ve müttefikleri Harzemşah Harun ve Ali Tegin'in ölümleri (1035) üzerine, Selçuklular Horasan'a geçmek zorunda kaldılar.
Tuğrul ve Çağrı Beylerin beraberlerinde Musa Yabgu ve İbrahim Yınal kuvvetleri olduğu hâlde, Gazneli hâkimiyetindeki Horasan'a girişleri, Gazneli sultanı Mesut'u oldukça telâşlandırdı. Çünkü daha önce bu bölgeye gelen Türkmenler, Gaznelileri çok uğraştırmıştı. Bu sebeple Gazneli Mesut büyük bir ordu hazırladı. Ancak Nesa yakınlarında yapılan savaşta Selçuklular bu orduyu ağır bir yenilgiye uğrattı (Haziran 1035). Gazneli Mesut, Selçuklulara bazı bölgeleri bırakmayı kabul etti. Fakat Selçukluların kazandığı zaferi duyan Oğuz kitleleri bölgeye akmaya başlamıştı. Bu durum karşısında Gaznelilerden yeni bölgeler istendi. Bu isteği geri çeviren Gazneli Mesut, Selçukluların üstüne yeniden bir ordu gönderdi. Serahs yakınlarında yapılan savaşta Selçuklular yine büyük bir zafer kazandı (Mayıs 1038). Horasan'ın tamamı Selçuklu hâkimiyetine geçti. Selçuklular bağımsızlıklarını ilân ederek ilk idarî düzenlemeleri yaptılar. Tuğrul Bey ele geçirilen Nişapur'u devlet merkezi ilân etti.
|
|
 |
|
|
|
ADAMLIK KANUNNAMESİ
1-Her işin başı Bismillah, her niyet hayır olacak.
Nefsine, şeytana, uymayacaksın.
2-İlim, irfan, bilgi rehberin olacak,
Hz. Kuran’dan şaşmayacaksın.
3-Bir yol göstericin,mihmandarın olacak,
Şüpheye, vehime, düşmeyeceksin.
4-Meşveretin eksiksiz, d...anışman tam olacak,
Fikir de inat etmeyeceksin.
5-Hazırlığın tam, yol arkadaşın sağlam olacak,
Düşmanını gevşek sanmayacaksın.
6-Kalkışın varışın erken olacak,
Kendini geç kalmış bulmayacaksın.
7-İnancın,direncin kavi olacak,
Çer-çöp misali olmayacaksın.
8-Anneye, Babaya rızan olacak
Arkandan duasız kalmayacaksın
9-Bedenen halk için de olacak,
Ruhen Hak tan ayrılmayacaksın.
10-Her yer vatanın gibi olacak,
Gurbet i kat’a unutmayacaksın.
11-Etrafın çok kalabalık olacak,
O nu gerçek zannetmeyeceksin.
12-Hep zalimin karşısında olacak,
Mazlumdan asla vazgeçmeyeceksin.
13-Herkesle işin gücün olacak,
Dostlarını zinhar satmayacaksın.
14-Gözün namazda, kulağın ezan da olacak,
Hiçbir vakit gaflete düşmeyeceksin.
15-İyilik emretmek görevin olacak,
Zalimin karşısında susmayacaksın.
16-Kötülük savmak tavrın olacak,
Baskıdan, tehditten tırsmayacaksın.
17-En kutsal amacın davan olacak,
Davandan geriye dönmeyeceksin.
TUNA KOÇ
|
|
|
|
 |
|
|
|
|